29.04.2013

Hergün sanat/ Art everyday :: 71


Kuruyunca su geçirmez olur diye düşündüğüm için dolmakaleme çini mürekkebi koyup çizdim. Ama düşündüğüm gibi olmadı.Denemeden bilemezsin...
---
I thought when dried the indian ink would be waterproof. But it did not turn out as i thought. You never know without experimenting...

Renkleri takdimimdir/ Introducing colors

Sanırım anaokulundan bu yana çizmeyi hiç bırakmadım. Ama bugüne kadar yaptığım çizimlerin/ eskizlerin neredeyse tamamı siyah-beyazdı.
-----------
I guess i haven't stopped drawing since my kindergarten days. Yet almost all of the drawings/sketches i have produced were in black and white. 

Sanat tarihi ders notlarımdan/ My lecture notes for art history- 1998

 Sanat tarihi ders notlarımdan/ My lecture notes for art history- 1998
 Sanat tarihi ders notlarımdan/ My lecture notes for art history- 1998 

Lisans dönemindeki ders notlarım çoğunlukla kurşun kalem ile yazılırdı. Sanat tarihinde bir slayt için ayrılan süre 90 sn civarında olduğundan eskiz de bu sürede biterdi. Benim herhangi bir şeyi anlamam için önce dinlemem, sonra kafamda birkaç saniye analiz etmem ve ardından kağıda yazmam ya da çizmem gerekirdi. Bir kere kağıt üzerinde gördüğüm şeyi de kolay kolay unutmazdım. Gerçek bir inek olduğumu söylemem lazım. Eskizlerin korkunçluğuna rağmen mezuniyetimden 10 yıl sonra bile sınavlara girerken hala benim notlarımın fotokopi çektirildiğini gördüm. Sanki sanat tarihi defterim benden bağımsız ve ünlü bir hayat yaşıyormuş gibi:)
----------
 During my undergraduate years i kept my lecture notes with pencil. The time limit to show a slide in art history lectures was 90 seconds, so the sketch had to be finished in this period. In order to understand anything first i had to listen, then analyze it for a few seconds and finally write or draw on paper. Once i saw it on paper i would hardly forget it. I must say i was a real nerd. Despite the horrible sketches, i saw that my notes were still being photocopied for art history exams after 10 years past my graduation. It felt as if my art history notebook had taken a famous life of its own:)

 Akıl defterimden/ from my logbook 2008

Ne zaman canım sıkılsa defterlerime bir şeyler karaladım
----
Whenever i was bored i scribbled something in my notebook.

 Akıl defterimden/ from my logbook 2010

Renk kullanmak nedense hiç aklıma gelmedi. Ancak kurşunkalem bulamadığımda renkli kalemlere sarıldım. 
-------
I did not think of using colors except when i did not have a pencil with me.

 Ljubljana/ Slovenya-Slovenia/1998

  Ljubljana/ Slovenya-Slovenia/1998

  Ljubljana/ Slovenya-Slovenia/1998

  Ljubljana/ Slovenya-Slovenia/1998

Bir ara sabit kalemler ya da dolmakalemleri de denedim.
------
I had tried permanent pens or normal pens, too.

 Milano, İtalya-Italy, 1998

 Torino, İtalya-Italy, 1998

 Genova Haritası, İtalya/ Genoa Map, Italy, 1998

 Genova, İtalya/ Genoa, Italy, 1998

Pentel marka bir kalemle yaptığım bu eskizler en fazla 5 dakika ile 30 dakika arasındaki sürelerde tamamlandı
-----------
The sketches were done with a Pentel pen and they were finished in 5 to 30 minutes.





Toplamda 3 haftaya yayılan bu eskizler her gün ve çok yoğun yapıldığı için sonlara doğru oldukça hızlanmıştım.
-----
As the sketches were finished in 3 weeks and done everyday on a very frequent basis, towards the end i had accelerated a lot. 






Sonra gündelik koşturmaca içinde eskiz yapmaya vakit ayıramaz oldum. Daha doğrusu gözlemleyerek eskiz yapmaya son verdim. Bunun yerini aklımdakileri kağıda aktarmak için yaptığım eskizler aldı.(ki onları "Hayalden gerçeğe" gibi bir isimle buraya da koymaya karar verdim) Ama son zamanlarda internette "kent eskizcileri" kavramı altında çalışan bir sürü insanla tanıştım. Yani benim gibi kentte sıkışıp kalan ama gündelik hayatı değerli görüp eskizleyerek ölümsüzleştiren insanlar...Çizmek için illa ki güzel bir manzara aramayan ama otobüs beklerken bile ilginç detaylar görebilen insanlar...(ki o web sitelerinden ayrıca bahsedeceğim) Eskizlerine renk katan insanlar...İşte ben de denemeye başladım. Deneylerimi de buraya yükleyeceğim.Delidir ne yapsa yeridir hesabı:)
-----------
And then within the busy schedule of everyday i could not reserve any time for sketching any more. Actually i could not do any more sketches based on observation. Instead, i kept on sketching the things on my mind onto paper (I decided to put them here like something as "from dream to reality") Recently i have met many people on line working as "urban sketchers". They are the people stuck in cities just like me, who treasure everyday life and immortalize it by sketching...They do not look for beautiful landscapes to draw but find interesting details even as they wait for the buses...(i will mention those websites in another post). People who bring color to their sketches...So i started trying. And i will share my experiments here. Crazy people can do anything right:)

Siyah tükenmez kalem+suluboya/ Black ball point & watercolors

Hergün sanat/ Art everyday ::70

28.04.2013

Hergün sanat/ Art everyday :: 69

Prompt6ix no.16 ipuçları:
1.ıvır zıvır (tırı vırı)
2.turuncu+sarı
3.diyagram
4.açıklama sözcükleri
5.alfabe
6.tebrik kartı
------------------------------
1.trivia
2.orange+yellow
3.diagram
4.descriptive words
5.alphabet
6.greeting card


21.04.2013

İzmir Arkeoloji Müzesi'nden/ From the Izmir Archaeology Museum

 Tabii ki heykeller, heykeller...Lütfen müzenin korkunç pembe duvarlarını gözardı edin olur mu?

--------------------

Of course sculptures, sculptures...Please ignore the horrible pink walls of the museum will you?



Gerçek insan ölçeğinden daha büyük bir heykelin parçası, neredeyse soyut diyebileceğim bir portre olmuş . Keşke tamamı bulunsaymış. (Roma Dönemi)
-----------------
A piece of a bigger-than-life-size statue, almost  may be called an abstract portrait. Wish the total statue had been found. (Roman Period)


Yetişkin bir insanda başın tüm gövdeye oranı idealde 1e 8 olmalıdır. Bu heykelde oran 1e 5 gibi kaldığı için "koca kafalı" tanımına layık bir durum oluşmuş. Baş ile gövde arasındaki çizgiyi farkettiniz mi?  Antik dönemde belli bir noktadan sonra (MS 2.-3. yy olsa gerek) heykellerin seri üretimine geçilmişti. Artan talepleri karşılamak için standart heykel gövdeleri hazırlanıyor, müşteri geldiğinde ise sadece baş kısmı kişiye özel yontuluyordu. Böylece bitmiş bir heykele kavuşmak için birkaç hafta beklemek yetiyordu. (Rahip heykeli)
----------------
For an adult the proportion of head to the whole body should be around 1/8 ideally. For this sculpture the proportion is 1 to 5, therefore the condition is aptly defining "big headed". Did you notice the line between the head and the body? After a certain point in antiquity (around 2.-3. centuries i guess) the mass production of sculptures started. To answer the raising demands, the bodies were being carved as standard types and only the heads were being customized according to the client. Thus it was enough to wait a couple of weeks to have a finished statue. (Priest statue)


Antik dönem heykellerini tarihlemek için kullanılan yöntemlerden biri de saç stilleridir. Günümüzden pek de farklı olmayan bir biçimde her yirmi yılda bir saç şekillerinin kesin olarak değiştiği bilinmektedir.
---------------
One of the methods used to date antique sculptures is the hair styles. Not much different from our day, it is a known fact that every twenty years the styles were changing abruptly.



Bu büstlerin en büyüğü 5cm civarındaydı. Küçük olmalarına rağmen oldukça detaylı çalışılmışlar.
-------------
The biggest of these portraits were around 5cm. In opposition to their small size they were carved with great detail.


Yaşadığım yer olan Bornova'nın kuruluş öyküsünde Amazonlar da yer alıyor. İyi ok ve yay kullanabilmek için bir göğüslerini yaktıkları bilinen savaşçı kadınlardı. Heykelde de sol gögüs yok. (MÖ 4. yy)
-----------------
In the foundation myths of Bornova, the place where i am living, Amazons also have a part. They are known as warrior women who burned one of their breasts to master the use of bow and arrow. The statue does not have the left breast.( 4th century BC)


Eritilip tekrar kullanılabildiği için tunç heykellerin çok az örneği günümüze ulaşabilmiştir. Bu heykel de İzmir'in kuzeyinde Aliağa yakınlarında bulunan Kyme antik kentinin limanında açığa çıkartılmıştır. Antik dünyada Olimpiyatlar sadece erkeklerin katılabildiği bir etkinlikti. İnsan vücudunun başarısını göstermek amacıyla atletler çıplak yarışıyorlardı. Birinci gelenlere zeytin dalından yapılmış bir taç armağan edilir ve zaferlerini ölümsüzleştirmek için heykelleri yapılırdı. Çok az sayıda kent olimpiyat düzenleme hakkına sahipti. Kyme, İon kentleri içinde önemli bir yere sahip olduğu için bu hakkı elde edebilmişti. (MÖ 30-50)
-------------
As bronze was easily melted and reused, few bronze sculptures had survived from antiquity. This statue was found in Kyme ancient city harbour, towards the north of Izmir Aliağa. During this period only men were accepted to the Olympics. In order to show the success of the human body, the athletes would race naked. The winners were being awarded with an olive branch crown and to immortalize their victory sculptures would be carved. Very few cities had the right to run Olympics. Kyme, being an important city in the Ionian league, had gained this privilege. (30-50 BC)

 

 Tanrıça Demeter heykeli Bodrum açıklarında denizden çıkarılmıştır.(MÖ 4.yy)

---------------

Goddess Demeter sculpture was retrieved from the sea close to Bodrum. (4th century BC)

Hergün sanat/ Art everyday :: 68

16.04.2013

Hergün sanat/ Art everyday :: 67

Prompt6ix no.15 ipuçları şöyleydi:

1.tanım ya da denklem
2.bahçe
3.mor ve açık mavi
4.fotoğraflar
5.parmak boyası
6.minik kelimeler
------------------------------------------------
Prompt6ix no.15 clues were:

1.definition or equation
2.garden
3.purple and light blue
4.photographs
5.finger paint
6.tiny words


Ayakkabımı boyarken artan boya ile bu sayfayı boyamıştım.
---------------
I had colored this page with the remaining paint after i painted my shoes.  


Evde çeşitli boy ve kalınlıklarda bir sürü halatım var. İlk başta denizci bağlarını çalışmak için alıyordum ama genel olarak ipleri,sicimleri,halatları seviyorum ben. Çok esnek formları var. Hem de dokuları çok güzel. Sonra kedimle uzun uzun oyun oynuyoruz. Yani iplerin faydaları saymakla bitmez. Bir de ben niyeyse mesleki deformasyon sebebiyle hep ortogonal (dik açılı, keskin köşeli) formlara yöneliyorum. Bunu kırmak için heykel çalışmaya başlamıştım. İpler de bunu kırmak için başka bir araç gibi benim için. Dün halatlardan biriyle bir kolye yapmayı düşünürken aklıma geldi. Sayfaya 2 tanesini yerleştirdim. 
---------------------------------------------
I have tons of ropes/cords of different length and thickness at home. At first i was buying them to practice sailor knots but i love ropes, lanyards, twines, threads. They have flexible forms. Moreover they have excellent texture. And i play with my cat for a long time using ropes. So the uses of ropes are countless. Somehow, because of professional deformation, i always tend towards orthogonal (perpendicular, sharp cornered) forms. I started studying sculpture to break this attitude. Ropes are another tool for this as well. As i was thinking to make a necklace with one of the ropes it suddenly occurred to me and i placed two of them on the page.


Sonra etraflarından izlerini çıkarıp içlerini akrilik boya ile boyadım.
-----------------
Then i traced the ropes and painted the traces with acrylic paint.


Bu aralar fena halde canım sıkkındı. Sadece parlak bahar renklerini kullanıp sayfayı boyadım. Aklıma gelen en ünlü denklem Einstein'ın izafiyet (=relativity) teorisi olduğu için onu yazdım. Bahçeyi biraz soyutlayıp yaprakları ve bir çiçeği boyadım. En son nefret ettiğim pembe boyayı alıp parmaklarımla desenler ekledim. Einstein'ın fotoğrafını da ekleyince sayfa tamamlanmış oldu.
-----------------
Nowadays i am not feeling well. So only using bright spring colors i painted the page. As the most famous equation i knew was Einstein's relativity theory i had written it. I abstracted the garden a bit and painted leaves and a flower. Last, i have added patterns with my finger in the most hated color, pink. After the photo of Einstein was pasted, the page was finished.



14.04.2013

Balçova Manastır Gezisi/ Balçova Monastery Trip

Gezi başlangıcında manastır olduğu iddia edilen bir yapı vardı ama çok uzakta olduğu için fotoğraflayamadım./ There was a so called monastery at the beginning of the trip but it was too far away to be photographed.


Parkur Balçova Termal Oteli'nin arkasından başlıyor/ The route starts behind Balçova Thermal Hotel.


Hemen çam ormanının içine geçiyor ve dağa doğru tırmanmaya başlıyor/ Immediately rushes into the pine forest and starts climbing towards the mountain. 



Ve giderek ağaç nüfusu yoğunlaşıyor/ And the tree population grows as you climb.

 İlk durakta da güzel bir düzlüğe varılıyor./ On the first stop you reach a beautiful flat plain.

Hergün sanat/ Art everyday :: 66

Hergün sanat/ Art everyday :: 65


Amin Maalouf'un "Tanios Kayası"ndan/ From Amin Maalouf's "Tanios Rock": If the doors are closed to your face again remind yourself that your life has not ended. The life that has ended is the first of many and the next one is about to begin. So get on a ship, there is a city waiting for you.

Hergün sanat/ Art everyday :: 64

"The ending point of the word is neither chosen by the incident nor the subject, but by the word itself." Poet Özdemir Asaf

Ayakkabı boyamak/ Painting shoes

Uzun zamandır akrilik boya ile ayakkabı boyamayı denemek istiyordum. Sonunda birkaç hafta önce ucuz babetler buldum ve bu haftasonu cesaret ettim. / I wanted to try painting shoes with acrylic paints since a long time. Finally i have found cheap ballet flats a couple of weeks ago and this weekend i dared to do it.

Ayakkabının eski hali çok açık bir sütlü kahve idi./ The original color of the shoes was a light milky brown.

Tabanları görünmez bantla maskeledim/ I masked the soles with invisible tape.

Sarı boyanın içine çok az koyu mavi karıştırarak limon yeşilini elde ettim. Ayakkabıların kenarlarını boyarken içeriye de taşırdığımı görebilirsiniz./ I added very little dark blue into yellow to get a lime green. As i was painting the sides of the shoes i stained the interior as you can see.

Boyayı içeriye taşırmış olmak tabii ki umurumda değil. Vernik ya da mod podge gibi bir sabitleyici sürmedim üzerine. Yarın hava yağmurlu ve ben ilk denememi yapacağım. Boyanın akacağını sanmıyorum ama öyle bir şey olursa da yeniden boyayıp bu kez sabitlerim diye düşündüm. Eski ayakkabılara akla zarar tasarımlar yapma niyetindeyim. Bakalım neler olacak.../ Of course i do not care about staining the interior. I have not applied any fixer like a varnish or mod podge. Tomorrow it will be rainy and i will do my first trial. I do not think the paint will fade away but if it does i thought i could repaint and fix it this time.I have the intention to apply killer designs to my old shoes. Let's see what happens...

Hergün sanat/ Art everyday :: 63

8.04.2013

Antik dönemde mobilya/ Furniture in antiquity

2000 yıldan daha uzun zaman önce mobilyalar nasıldı diye hiç düşündünüz mü? Bugün alışık olduğumuz pekçok parça o dönemde henüz icat edilmemişti kuşkusuz. Ama yine de antik dönemin insanları belli konfor koşullarını sağlamışlardı. Doğrudan o dönemden günümüze kadar korunarak gelebilmiş örnek yok denecek kadar az. Ama görsel kaynaklar merakımızı biraz gidermek için yeterli:

Did you ever wonder how the furniture were 2000 years ago? Certainly, most of the pieces that we are accustomed to today; were not invented at all. But still the people of antiquity had distinct comfort conditions. The examples that had survived from that era till our times are almost none. But the visual documents are enough to feed our curiosity:

Üst kısmında tipik bir triclinum sahnesini ve mobilyaları betimleyen 2100 yıllık Roma mezar taşı/ A 2100 years old Roman tomb stone portraying a typical triclinum scene together with the furniture, top
Bir roma evinin en önemli mekanı bugünkü konuk odası/ yaşama alanı olarak niteleyebileceğimiz Triclinum kısmıydı. Ev sahibi konuklarını burada ağırlar, yemek sunar hatta iş görüşmelerini de burada yapardı. Tüm bu işler için en çok kullanılan mobilya bir kline idi. Bugün "uzanma koltuğu" olarak bildiğimiz mobilyanın atası buydu. Bunun yanında dik arkalıklı sandalyeler ve özellikle yemek ya da içki taşımak için gerekli üç ayaklı sehpalar da bu odanın en çok rastlanan parçalarıydı.

The most important part of a Roman house was the Triclinum, which can be considered as a guest room/ living area today. The host would greet his guests here, offer food and even hold business meetings in this space. For all these functions the one furniture in use was the kline. It was the ancestor of a daybed today. In addition to this you would find chairs with vertical back rests and tripod coffee tables for holding food and drinks, too.

Katlanabilir bir tabureyi gösteren 2500 yıllık kap(oinokhoe)/ A 2500 years old vessel (oinokhoe) showing a foldable stool 

Kline doğası gereği oldukça ağır bir mobilya idi ve kolaylıkla hareket ettirilmesi mümkün değildi. O yüzden daha pratik bir çözüm olan katlanabilir tabureler kullanılmaktaydı. Bu taburelerin ayakları ahşaptan imal edilirdi. Bazen kemik/ fildişi pabuçları da olurdu. Oturma kısımları da hayvan derilerinden elde edilirdi. 

 Katlanabilir bir tabureyi gösteren 2540 yıllık tabak(kylix)/ A 2540 years old plate (kylix) showing a foldable stool

A kline would be too heavy to move easily, so for practical purposes the people of antiquity would also use mobile furniture like foldable stools. The legs of these stools were produced with timber. Sometimes they had bone or ivory caps at the base. The seating parts were obtained from animal leather.

2100 yıllık bronz bir koltuk kolu/ A bronze arm of a chair, 2100 years old

Varlıklı ailelerin evlerinde bronz ya da gümüşten dökülmüş oldukça detaylı sandalye kolları bulunuyordu./ The richer families would have chairs with exquisitely detailed bronze or silver arms in their houses.

 2600 yıllık, bronz bir aslan biçiminde mobilya apliği/ A 2600 years old bronze furniture applique in the shape of a lion

Bunun yanında pekçok mobilya üzerinde bezeme amaçlı bronz/ gümüş/ altın apliklere rastlamak da mümkündü/ Additionally one would possibly find bronze/ silver/ gold appliques on furnitures for decorative purposes.

 Soylulara ayrılmış bir tiyatro koltuğu, 2100 yıllık, kireçtaşı/ A theater seat reserved for the nobles, 2100 years old, limestone

Mobilyalar sadece evlerle sınırlı değildi. Özellikle tiyatro ya da kent meclisi gibi yapılarda soylular için ya da sıradan kentliler için üretilmiş taştan mobilyalara rastlanıyordu. Tiyatrodaki soylu koltukları bugünkü futbol maçlarında kapalı tribün koltukları gibi daha yüksek fiyatlara satılıyordu.

The furniture were not limited to the houses. One could see stone furniture in theaters or town halls produced for the nobles or ordinary citizens. The seats for nobles in theaters would be sold like the closed tribune seats of the football matches today, they were always more expensive.

Grifonları gösteren mermer bir tiyatro koltuğu/ A marble thetaer seat showing griffons

Özel koltuklar genellikle aslan, kartal ya da grifon (üstü kartal altı aslan hayali bir hayvan) gibi hayvanların betimlendiği kollara sahipti. Bu hayvanların ortak özelliği gücü temsil etmeleriydi.

The special seats usually had arms showing lions, eagles or griffons (top eagle, bottom lion imaginary creature). All these animals represented power.

*Tüm fotoğraflar İzmir Arkeoloji Müzesi'nde çekilmiştir./ All photos were taken in the Archaeology Museum of Izmir.