7.12.2005

parkta

Eski balıkçı barınağının yerinde kocaman bir park uzanıyor şimdi. Senin defalarca kaçtığın o kayalara kimse yaklaşmıyor. Çıplak ayak dolaşıp çimlerde bir dilek diliyorum ki İzmir konuşuyor: Senin sesini çok özlemiş...

6.12.2005

yağmurda

Hastanenin önündeki ağaçlı yol da değişmedi. Belki biraz daha gürültülü ve kalabalık. Ama hala yağmurda ıslanmadan geçebilirsin o yoldan. Ve yeterince sabırlıysan Yeşil Köşk'te bir mola bile verebilirsin kimbilir...Dinlersen duyarsın, İzmir senin sesini çok özlemiş.

5.12.2005

oda

Odam denizi görmüyor. Ama bahçemde hiç solmayan limon ağaçları var. Bu kentte kış sevilmeyen bir misafir gibi. İzmir terbiyeli bir ev sahibi ve senin sesini çok özlemiş.

neşe

İzmir hep bildiğin gibi. Kızlar hala cilveli, erkekler hala çapkın. Şu gri günde bile hiçbir şey bozamaz keyfimizi. Ama bu kent senin sesini çok özlemiş...

günbatımı

Günbatarken bir bandonun etrafına dizilmişiz halka halka. Marşlar, şarkılar, daha neler neler... Bu kent ne kadar asık yüzlü olabilir sence? Orta sıradaki trompetçinin gülüşüyle bölünüyor işte bütün ciddiyeti. Sonrası iyilik sağlık ama İzmir senin sesini çok özlemiş.

ilk haber

Dikkatle bakarsan Kordon'dan uzaklaşan vapurun az ilerisinde bir deniz feneri göreceksin. Bu şehrin ruhu o minik fenerin yanıp sönen ışığında saklı. Biliyor musun İzmir senin sesini çok özlemiş...